Sunumlar

Sunum özetlerini aşağıda linki verilen dosyadan inceleyebilirsiniz.

YANGIN SEMPOZYUMU SUNUM ÖZETLERİ
2020 İzmir Yangın İstatistikleri ve Afet Eğitim Faaliyetlerinde Teknolojinin Kullanımı
Mustafa Yatım – İzmir İtfaiyesi

ÖZET
Kentler ulusal/yerel siyasi ve iktisadi gücün yoğunlaşma noktalarıdır. Aynı zamanda ülkelerin kültürel ve teknolojik birikiminin de odakları ve dolayısıyla yeni arayışların, katılımcı sivil-kamu-sanayi girişimlerinin başlangıç noktasıdır. Nüfusun ve yaşamın hızlı aktığı metropollerde Kentsel tasarım ve planlamanın mihenk taşlarından olan itfaiye hizmetlerinin önemi ve sorumluluğu her geçen gün artmaktadır. Kamusal hizmetlerin başında yer alan itfaiye hizmetlerinin etkin ve sürdürülebilir şekilde sunulması gerekmektedir. Türkiye’de itfaiye hizmetleri temel olarak yerel bir hizmet modeli olarak örgütlenmişse de aynı hizmet alanı içerisinde, “merkezi model” yöntemlerine yer verilmesi nedeniyle merkezi ve yerel düzeyde pek çok kurumun söz sahibi olması aynı zamanda itfaiye hizmetlerinin yerine getirilmesinde kurumlar arası koordinasyon sorununu da doğurmakta, ivedilikle müdahale edilmesi gereken olaylarda gecikmelere yol açmaktadır.

Dünya genelinde yangın istatistikleri ve yıllık raporları Uluslararası Yangın ve Kurtarma Hizmeti Derneği (CTIF) tarafından yayımlanmaktadır. Yangınların sayısı ve yapısı ile ilgili istatistikler yangın hizmetlerinin geleceğini şekillendirecek en önemli veri kaynağıdır. Yangın sayısı ve nedenlerinin bilinmesi; yangın önlemlerinin tasarlanmasında, itfaiye istasyonlarının konumlandırılmasında, ekiplerin ve donanımlarının belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliğin Dokuzuncu Kısmının Üçüncü bölümü gereği eğitim hizmetleri İtfaiye Daire Başkanlığı görev ve sorumluluk alanına alınmıştır. İzmir Yangın ve Doğal Afet Eğitim Merkezi (İYDEM) 73.000 m2 alan üzerine inşa edilmiş ve 2004 yılında hizmet vermeye başlamıştır. İnovasyon çağının ve gelişen teknolojilerin ışığında belirli periyotlarla revize edilmiş son teknolojik yenilikleri içerisinde barındırmaktadır.

İtfaiye Uygunluk Raporu Süreçlerinde Karşılaşılan Problemler
İbrahim Işık – İzmir İtfaiyesi
ÖZET
Binaların iskân ve işletme ruhsatı alabilmesi için gerekli olan belgelerden biri olan itfaiye uygunluk belgesi (itfaiye raporu), yangın raporu diye tabir edilen aslında yönetmelikte ismi itfaiye uygunluk raporu veya itfaiye uygunluk belgesi olan belgedir. Bir işyerinin itfaiye raporu alabilmesi, içinde bulunduğu binanın Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik’e uygunluğuna bağlıdır. İtfaiye raporunun amacı; kamu kurum ve kuruluşları, özel kuruluşlar ve gerçek kişilerce kullanılan her türlü yapı, bina, tesis ve işletmenin, tasarımı, yapımı, işletimi, bakımı ve kullanımı safhalarında çıkabilecek yangınların en aza indirilmesini ve herhangi bir şekilde çıkabilecek yangının can ve mal kaybını en aza indirerek söndürülmesini sağlamak üzere, yangın öncesinde ve sırasında alınacak tedbirlerin, organizasyonun, eğitimin ve denetimin usul ve esaslarını gerçekleştirmektir.  Bu işlemler 19/12/2007 tarihli ve 26735 No’lu Resmi Gazetede yayımlanan Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik kapsamında yapılmaktadır. Bu yönetmelik, Ülkedeki her türlü yapı, bina, tesis ile açık ve kapalı alan işletmelerinde alınacak yangın önleme ve söndürme tedbirlerini, Yangının ısı, duman, zehirleyici gaz, boğucu gaz ve panik sebebiyle can ve mal güvenliği bakımından yol açabileceği tehlikeleri en aza indirebilmek için yapı, bina, tesis ve işletmelerin tasarım, yapım, kullanım, bakım ve işletim esaslarını kapsar. Karşılaşılan sorunlar;1-) Öncelik olarak başvuru yapılırken fiziksel olarak mevcut durumu gösteren bilgi/belgelerin sunulmaması/hatalı beyan edilmesi. (yapı ruhsatı, tapu, yapı kayıt belgesi, mimari proje vb.2-) İstenilen evrakların adrese, düzenleyen mühendis vb. Teknik kişilere ait olmaması veya işletmelerdeki önlemleri içermeyen eksik/hatalı beyanlar.3-) Daha önce düzenlenmiş İtfaiye Uygunluk Rapor şartlarının korunmaması veya yapılan değişikliklerde önlemlerin yetersiz olması.4-) Özellikle konut binalarının kullanım amaçlarının değişerek işyerine dönüşmesi sonrası alınması gereken tedbirler.
Yangın Tesisatlarının Periyodik Uygunluk Değerlendirmeleri
Cemal Yılmaz – Makina Mühendisleri Odası
ÖZET
Yangın tesisatlarının periyodik uygunluk değerlendirmeleri adlı sunumda, periyodik kontrol esasları ve önemi, yönetmelikler ve ilgili standartlar belirtildiği gibi bu kontrollerin neleri kapsadığı, hangi periyotlarda ne şekilde yapıldığı anlatılmaktadır. Bu kapsamda aşağıda sıraladığımız maddeler sunumda kısaca yer almaktadır. Su deposu; Yangın pompaları; Sabit boru tesisatı; Yangın dolabı ve hortum sistemleri; Hidrant sistemi; İtfaiye su verme bağlantıları; Sulu söndürme sistemleri (Sprinkler-yağmurlama Sistemi); Duman tahliye sistemleri; Basınçlandırma sistemleri; Pompa performans(motopomp) testleri. Yangın söndürme sistemlerinin zorunluğu olduğu yapılarda bu sistemlerin kurulumu önemli olduğu kadar,  periyodik kontroller de önem arz etmektedir.
Acil Durum Tatbikat Planlama Adımları Yüksek Yapılarda, Acil Durum Tatbikat ve Tahliye Senaryolarının Oluşturulması ve Acil Durum Ekiplerinin Eğitimi
Serkan Korkmaz – İzmir İtfaiyesi
ÖZET
Yaşadığımız çağda kırsal nüfus azalmakta, kentsel nüfus artmaktadır. Kentlerde bulunan yapı alanlarının sınırlı olması ve ilk yatırım maliyetlerinin yüksek olması dolayısıyla yapıların yüksekliği ile birlikte binada yaşayan ve çalışan sayısı çoğalmaktadır. Çağımız gündelik yaşamında, teknolojini kullanımı her geçen gün vazgeçilmez hale gelmektedir. Teknoloji odaklı güvenlik sistemlerinin kullanımı yaygınlaşmakta ve güvenlik önlemleri kullanıcılarının, teknoloji okuryazarlığının sürekliliğini ve güncelliğini sürdürülebilir hale getirmesi gerekmektedir. Yüksek yapıların; yangın, deprem ile iklimsel afetlere karşı dirençli ve dayanımlı olarak tasarlanması, yapılması ve güvenlik önlemleri bakımlarının periyodik olarak yapılmalıdır. Yapılarda yaşayan ve çalışanların bina güvenlik önlemlerinin acil durumlarda nasıl kullanacakları konularında eğitimlerden geçirilmesi yasal zorunlukla birlikte hayati önem taşımaktadır. Yaşanılan olaylarda yüksek katlı binalarda meydana gelen yangınlarda can kaybının yaşanmasının en önemli nedenlerinden biri tahliye planlarının ve tatbikatlarının yetersiz sayıda ve sıklıkla yapılmasıdır. Yüksek yapıda çalışanların ve yasayanların bu konu hakkında gerekli bilgi sahibi olmaması can kayıplarını artırmaktadır. Yapıların fonksiyonlarının artması ile birlikte karmaşık güvenlik önlemleri yapılarda yerini almaktadır. Güvenlik önlemlerinin; tasarım, uygulanma ve kullanım aşamalarında hızlı, ekonomik, verimli ve çevre duyarlı olması beklenmektedir. Yüksek yapılarda yaşayan ve çalışanların güvenlik önlemlerinin farkındalığı olması, acil durumlarda kendi can güvenlikleri açısından hayati önem taşımaktadır. Bu çalışma kapsamında yüksek yapılarda alınması gerekli güvenlik önlemleri “BİNALARIN YANGINDAN KORUNMASI HAKKINDA YÖNETMELİK” kapsamında değerlendirilerek güvenlik önlemleri ile birlikte yıllık periyodik bakımları hakkında bilgilendirme ve kontrol mekanizmalarının açıklanması yapılmaktadır. Aynı yönetmelik kapsamında oluşturulması gerekli Acil Durum Ekipleri ile Ekiplerin eğitim içerikleri ve eğitimlerinin düzenlenmesi ile birlikte bina tahliye tatbikatlarında dikkat edilmesi gereken hususları içermektedir.
İşyerlerinin İtfaiye Uygunluk Raporu Yönünden İncelenmesinde Dikkat Edilecek Hususlar
Çağdaş Oruç – İzmir İtfaiyesi
ÖZET
İşyeri açma ve çalışma ruhsatına esas İtfaiye Raporu alım süreci, doğrudan müracaat veya Belediye Ruhsat Denetim Müdürlükleri ile Organize Sanayi Bölge Müdürlükleri aracılığı ile müracaat yoluyla başlamaktadır. Başvuru sonrasında İtfaiye, işyerini yangın önlemleri açısından değerlendirmek için en geç 10 iş günü içerisinde Yerinde Yangın Yönetmeliği kapsamında inceleme yapar. İşyeri yangın önlemleri yönünden incelendikten sonra yetkilisine eksikleri belirten ihtarname düzenlenir. Bu ihtarnamede belirtilen eksiklerin giderilmesi için 30 günlük süre verilir. 30 gün sonunda ihtarnamede belirtilen eksikliklerin mevzuata (Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik) uygun şekilde tamamlanması durumunda ilgili birim tarafından itfaiye uygunluk raporu düzenlenir. Eksiklikler devam ediyor ise o zaman eksiklikleri belirten itfaiye raporu düzenlenir. İtfaiyedeki raporlama işlemleri Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliğe göre yapılmaktadır. Bir iş yeri denetiminde genel olarak mimari açıdan incelemeler (2. çıkışlar, yangın merdiveni vb. önlemler) mekanik yangın tesisat önlemleri (yağmurlama sistemi, yangın pompa sistemi, çevre hidrandı, basınçlandırma sistemleri vb.) ve elektriksel yangın önlemleri (sesli anons sistemi, merkezi sistem erken algılama detektörleri, tesisat şaft geçişleri, alarm korna ve butonlar vb.) kapsamında incelemeler yapılmaktadır. Ayrıca işyerinde bulunması halinde yanıcı parlayıcı, patlayıcılar ile ilgili önlemler de mevzuat kapsamında incelenmektedir. Bu çalışma kapsamında denetim ve raporlama süreçlerinde dikkat edilmesi gereken hususlar incelenmektedir.
Elektrik Kaynaklı Yangınlar ve Önleme Yöntemleri
Egemen Akkuş – Elektrik Mühendisleri Odası
ÖZET
Dünya genelinde ve Türkiye’de paylaşılan istatistiksel veriler göz önünde bulundurulduğunda, önemli yangın sebeplerinden birisinin elektrik kaynaklı yangınlar olduğu rahatlıkla söylenebilmektedir. Elektrik kaynaklı yangınların can kayıplarının yanı sıra büyük maddi kayıplara yol açtığı bilinmektedir. Yangına karşı güvenliğin sağlanabilmesi için, elektrik kaynaklı yangınları anlamak, bu hususta gelişen teknolojileri takip etmek, uygulama bütünlüğünün sağlanabilmesi için uluslararası standartlar ile yerli yönetmelikleri, standartları ve mevzuatları takip etmek, uygulamak ve denetim mekanizmalarının işlerliğinin sağlanması oldukça önemlidir. Güç elektroniği, otomatik kontrol ve yazılım tabanlı sistemlerinin elektrik koruma ekipmanlarına entegre olarak kullanılmasıyla birlikte, bu teknolojide ileri kabul edilebilecek Avrupa Ülkeleri’nde uygulama ve koruma çeşitlilikleri zaman içinde artış göstermiş, bu çeşitlilik Dünya geneline ayrıca yayılmıştır. Bu çalışma da, elektrik kaynaklı yangınların ana sebepleri, önleme yöntemleri ve teknolojinin ilerlemesine paralel yeni koruma ekipmanları ve koruma yöntemlerinden bahsedilmiştir.
NFPA 13 Sprinkler Sistem Tasarımıları
Bob Caputo – Makina Mühendisleri Odası

ÖZET

Yapılarda Yangın Algılama ve Alarm Sistemlerinin Tasarım, İşletme Bakım ve Muayenesi
Özcan Uğurlu – Elektrik Mühendisleri Odası
ÖZET
Yangın algılama ve alarm sistemlerinin amacına hizmet edebilmesi için doğru şekilde projelendirilmesi, tesis edilmesi ve işletilmesi gerekmektedir. Bunun sağlanabilmesi için de söz konusu süreçlerin her birinin mevzuata uygun olarak gerçekleştirilmesi ve denetlenmesi gerekmektedir. Bu bildiride ülkemiz koşullarında Yangın Algılama ve Alarm Sistemlerinin Tasarım, İşletme, Bakım ve Muayenesi süreçlerinin var olan halinin ortaya konulması, eksik ya da yanlış olan yanlarının belirginleştirilmesi ve çözüm olabilecek yöntemlere dair önermeler yapılması hedeflenmiştir.
Depolama Tanklarındaki Yangınlar ve Risk Değerlendirmesi
Ercenk Uluçam – Kimya Mühendisleri Odası
ÖZET
Parlayıcı ve yanıcı sıvı depolama tankları rafinerilerde, petrokimya tesislerinde, petrol ürünlerinin toplu depo alanlarında ve deniz terminallerinde bulunur. Hava limanları, yerel akaryakıt şirketleri, elektrik santralleri ve otomobil ve çelik fabrikaları gibi büyük üretim tesisleri aynı zamanda parlayıcı ve yanıcı sıvıların toplu depolandığı yerlerdir. Depolama tankları, tesislere bağlı olarak parlayıcı ve yanıcı sıvıları çeşitli şekillerde depolar. Bu tankların çapı 5 metre ila 150 metre arasında değişebilir ve ortalama 15 metre yüksekliğe sahip olabilir. Ham petrol, benzin, dizel, kerosen gibi yanıcı sıvılar, tanklarda atmosferik basınçta veya 0,5 barg gibi düşük basınç altında depolanır. Yeterli miktarda enerji buldukları takdirde tutuşabilir ve yangına veya patlamaya neden olabilirler. Bir patlama meydana gelirse, patlama sırasında yaratılan dalgalar veya aşırı basınç ile yıkıcı bir etkiye sahip olabilir; bu da yakındaki tankları da etkiler ve durum katastrofik bir olaya dönüşebilir. Rafineri gibi büyük petrol endüstrisi tesislerinde, çeşitli ürünler içeren 300’den fazla tank bulunabilir. Bu tanklarda yıldırım, bakım hatası, operasyonel hata, sabotaj, ekipman arızası, statik elektrik, kaçak, açık alev kaynağı ve doğal afetler gibi sebeplerle yangınlar çıkabilir. Dünya genelinde ortalama altı ayda bir, 1 atmosferik depolama tankında yukarıda bahsedilen nedenlere bağlı olarak yangın meydana gelmektedir.Yangınlar sonucunda canlı ölümleri, çevreye zararlı etkiler ve büyük miktarda maddi hasarlar oluşabilir.
Endüstriyel Yapılarda Yangın Söndürme Sistem Tasarımları ve Montajı
Ercan Ergiçay – Makina Mühendisleri Odası
ÖZET
Endüstriyel yangın söndürme sistemleri tasarımı, projelendirmesi, kurulumu ve işletmesi özel bir teknik bilgi ve beceri gerektirmektedir. Doğru başlanmayan bir tasarım bütün süreçleri ile tehlikeli durumlarla sebep olabilmektedir. Yangın söndürme sistemleri tesisi ve işletmesi bir sıralamaya göre yapılmalıdır. Bu sıralama; i) Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmelik, ii) Ulusal ve Avrupa standartları, iii) Uluslararası geçerliliği kabul edilmiş standartlar(NFPA, FM, UL) şeklinde olmalıdır. Endüstriyel tesis söndürme sistemleri tesis edilirken tasarım, proje, şartname, keşif, kurulum, devreye alma, işletme, kontrol, test ve bakımlar şeklinde bir süreç yönetimi yapılması doğabilecek maddi manevi kayıpların önüne geçecektir.
Hastanelerde Yangın Güvenlik Önlemleri ve Ameliyathaneler
Ali Polat – Makina Mühendisleri Odası
ÖZET
Pasif ve aktif olarak ikiye ayrılan yangın güvenlik önlemleri hareket edemeyecek veya hareket yeteneği kısıtlı insanların bulunduğu hastane ve ameliyathanelerde daha önemli olmaktadır. Ameliyat salonlarında tasarım ve uygulamaların yangın güvenliği ve temiz oda kriterlerinin yanı sıra cerrahi operasyon ve hasta hakları göz önüne alınarak yapılması gerekmektedir. Öncelikli olarak hastanelerde meydana gelen yangınların çıkış nedenleri ve mekânsal yerleri incelenmiştir. Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmeliğin hastanelerle ilgili maddeler gözden geçirilmiştir. Ulusal ve uluslararası temiz oda kriterlerine göre ameliyat salonlarındaki HVAC sistemleri tasarımları değerlendirilmiştir. Devlet, şehir ve özel olmak üzere üç hastanenin projeleri incelenmiş ve gerek yangın gerekse HVAC sisteminde birbirlerine göre farklar tespit edilmiştir. Yönetmelik ve standartlar dikkate alınarak ameliyat salonlarında aktif yangın güvenlik önlemleri ile bunlara bağlı olarak HVAC sistem tasarımı konularında öneriler ortaya konulmuştur.
Endüstriyel Kurtarma
Cornelis Jan Kallemein – İzmir İtfaiyesi
ÖZET
Konu, acil bir durumda ilk bir saat içinde tam bir toparlamamızın zor olduğu gerçeğiyle ilgilidir. Bu, bir itfaiyenin işini daha da zorlaştırır, çünkü onların can kaybı olacağı gerçeğiyle ilgilenmeleri ve kısmen kurtarmaya odaklanmaları gerekir. Şu anda çoğu büyük alanda alarm çalmak için sirenler kullanılıyor. Ancak fabrikalardaki yüksek ses seviyeleri, işitme koruması, kapsama alanı eksikliği vb. nedeniyle her zaman bir alarm duyulamaz. İnsanları alarma geçirmek için ses ve ışığı birleştirdikleri açık deniz endüstrisi alanına yönelebiliriz. Ancak bu, kapsama alanı olmayan uzak bölgelerdeki sorunu çözmez. Kişisel alarm daha sonra tercih edilen çözüm olacaktır. Muhtemelen gps buluculu bir işaret şeklindedir. Bunun hala bazı dezavantajları, maliyeti, yasal, doğruluk, mahremiyet vb.Ancak bu sorunları yavaş yavaş aşıyoruz ve etkileşimli bir toplanma noktasıyla birleştiğinde çok büyük insan gruplarını ve olay yerindeki kayıpları takip edebiliyoruz.
Sanayi Yangınlarında 5 Temel Neden
Cemal Kozacı – Makina Mühendisleri Odası

ÖZET

Felakete ve Acil Durumlara Yönelik Tatbikatların Hazırlanışı
Murat Hamzaçelebioğlu – Kimya Mühendisleri Odası
ÖZET
Tesislerin güvenli tasarımı ve işletimi şirketlerin temel yükümlülükleri arasındadır. Şirket yönetiminin yaşamı ve çevreyi koruması yasal ve ahlaki sorumluluklarındandır. Petrol rafinerileri büyük miktarda ham petrolü işler, depolar ve dağıtır. Çok sayıda yanıcı sıvıların yanında sıvılaştırılmış gazlar üretilmektedir. Bu nedenle bu gibi tesisler çok tehlikeli olarak adlandırılmaktadır. Acil bir durum meydana geldiğinde, asıl kaygı yaşamı, mülkiyeti ve çevreyi korumak olmaktadır. Bu nedenle şirketlerin sorumlulukları;

  1. i) Yaşamı korumak,
  2. ii) Çevreyi korumak,

iii) Mülki korumak olmalıdır.

Güvenli operasyonun anahtarı, etkin risk yönetimidir. Bu bir problemin ortaya çıkması durumunda sonuçların değerlendirilmesini içerir ve risklerin kabul edilebilir risk seviyeleri indirilmesi sağlanır.

Petrol endüstrisinin ilk zamanlarında, yangınlar yaygın bir olaydı ve petrol arıtma tesislerinde sıklıkla feci sonuçlar doğurdu. Ancak günümüzde, “önce güvenlik yöntemleri” ve yangın önleme ve söndürme uygulamalarının gelişmesi nedeniyle, yangın nadir hale gelmiştir ve yangın çıktığında, genellikle maddi hasar oluşmadan kontrol edilebilmektedir.

Büyük endüstriyel tesislerde proses emniyeti çalışmaları ile ortaya konan kritik ekipman listeleri yangınla mücadele ekiplerine geldiğinde buna uygun bir senaryo oluşturulur. Bu senaryoya uygun olarak masa başı toplantıları yapılır. Tatbikat ile ilgili sunum hazırlanır ve tatbikat icra edilir. Tatbikat sonrası değerlendirme yapılarak iyileştirilecek konular belirlenir ve ekipman ile ilgili acil eylem planları gözden geçirilir.

Yangın Önlemlerinin Mimari Tasarım Kararlarına Etkileri
A. Banu Aydın – Mimarlar Odası
ÖZET
Mimari Tasarım Kararları, yangınlarda ölüm ve yaralanmaları etkileyen en önemli unsurlardandır ve aslında tasarım aşamasında alınan bu kararlar can kaybını önleyecek tedbirler niteliğindedir. Binaların yerleşimi ve bina ulaşım yolları, asansörler, kaçış güvenliği esasları ve kaçış yolları, yangın tahliye projesi, binalarda kullanılacak yapı malzemeleri, yangın kompartımanı, atriyum, yangın duvarı, cepheler, çatılar, kazan daireleri, sığınaklar, otoparklar, binaların kullanım özelliklerine göre yangına karşı özel önlemler alınarak ve Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliğe uygun olarak tasarlanmalıdır. Tasarım kararları ile alınacak pasif yangın önlemleri ile yangının yayılması yavaşlar, insanların tahliyesi kolaylaşır ve yangının verdiği can ve mal zararı en aza indirilir.
Yüksek Yapıların Yangın Yönetmeliği Çerçevesinde Tasarımı
İlker İbik – İnşaat Mühendisleri Odası
ÖZET
Binalarda yangın esnasında güvenliği sağlamak için geliştiren eylem planları, genellikle kullanıcıların yangına maruz kalan binadan ne kadar hızlı tahliye edildikleri, itfaiyenin ne kadar zamanda yangını kontrol altına alabildiği/söndürdüğü ve yangının çevre binalara sirayet edip etmediği gibi bir grup kriteri temel alır. Yüksek binalarda, bu tarz kriterler genellikle panik, tali hasarlar ve kazalara sebebiyet verir. Bu yüzden yangınla mücadele stratejisinin tamamen farklı olması gerekmektedir; yangın esnasında, sadece yangından direkt etkilenen kullanıcıların tahliye edilmesini ve geri kalan kullanıcıların olabildiğince uzun süre yerlerinde kalmalarını sağlamak. Bu stratejiyi hayata geçirebilmek için ise bir takım konuları dikkate almak gerekecektir; kullanıcılara güven telkin etmek, yangın esnasında sürekli iletişimde kalmak, yapısal güvenliği sağlayarak binanın kısmen veya tamamen çökmesini engellemek, duman ve ısı yayılımını yangın durumu sona erene kadar sürekli kontrol altında tutabilmek gibi… Belirtilen konseptin karmaşıklığı ve gerekli olan güvenilirliğin çok yüksek olması nedeniyle, en yüksek teknolojilerin ve malzemelerin amaca uygun ve kabul edilebilir maliyetli şartlarda uygulanabilmesi için en uygun yöntem, tasarım ve yapım/inşa süreçlerinde yangın güvenlik mühendisliği kullanımıdır.
Boya Sanayisinde Statik Elektrik Tehlikesi ve Kontrolü
Burcu Özer – Kimya Mühendisleri Odası
ÖZET
Statik elektrik boyaların, reçinelerin ,tinerlerin vb. üretim prosesi sırasında mekanik hareketler, sürtünme, temas ve ayrılma gibi işlemler olduğu sürece oluşacaktır. Statik elektriğin doğası gereği oluşmasını tamamen engellemek mümkün değildir. Bu nedenle önemli olan , statik elektrik oluşumunu mümkün olduğunca  kontrol altında tutmak, ve bir yangına veya patlamaya yol açmasını  engellemektir. Elektrostatik yükler genellikle sürtünme ve indüklenme ile oluşur ve yüzeylerde/cisimlerde birikmesine izin verilirse deşarjla sonuçlanır.  Elektrostatik deşarjın enerjisi yanıcı atmosferin minimum tutuşma enerjisinden büyük ise tutuşma meydana gelir. Statik elektrik kaynaklı yangın ve patlamaları önlemek için ;

  1. i) Ekipmanları ve prosesi iyileştirerek statik elektrik oluşumu engellenmeli veya kontrol altında tutulmalı
  2. ii) Oluşan statik elektriğin birikmemesi sağlanmalı

iii) Statik elektrik arkının tutuşmaya yol açması engellenmelidir

Statik elektriğin mekanizmasını öğrendikten sonra, tesislerin ve proseslerin risk değerlendirmesi yapılmalıdır. Ölçümler tehlikenin büyüklüğünü anlamaya yardımcı olacaktır. Son olarak, mühendislik tasarımlarını da içeren kontrol önlemleri uygulanarak daha emniyetli operasyon şartları elde edilecektir.

Patlayıcı Ortamlarda Elektrik Tesisatlarında Güvenlik
Murat Yapıcı – Elektrik Mühendisleri Odası
ÖZET
Genel olarak patlayıcı ortamlarda elektrik tesisatının nasıl tasarlanacağı TSE EN 60079-14 standardında açıklanmıştır. Bununla birlikte geçmiş yıllarda ülkemizdeki yurt dışı kaynaklı projelerden kalma bilgi ve alışkanlıklarla uygulama yanlışlıkları yapılmaya devam etmektedir. Özellikle ürünlerin üzerinde ex-proof işaretinin bulunması ve ATEX sertifikalarından birine sahip olması bu ürünün patlayıcı ortamdaki ex-proof elektrik tesisatında kullanılması için yeter koşul olarak görülmektedir.
Bu sunumda, yapılacak uygulamalara, uygulama öncesi tasarım ve ürün seçimlerinde meslektaşlarımıza ışık tutmak amacıyla ilgili yönetmelikler ve standartlar göz önüne alınarak görüş ve öneriler sunulacaktır. Elektrik tesisatının tasarlanmasıyla birlikte doğru ekipman seçimi de önemlidir. Elektrikli cihazlar, uygulanabilir olduğu sürece, tehlikesiz alanlara yerleştirilmelidir. Bunun yapılamadığı yerlerde, uygulanabilir en az tehlikeli alanlara yerleştirilmelidir. Genellikle patlayıcı ortamlarda kullanılacak kablolar konusunda yanlış bilgiler bilgi kirliliğine sebep olmakta. Öncelikle ATEX kapsamında kablolar kendi başına bir arıza kaynağı olarak görülmemektedir. Bundan dolayı ex-proof kablo diye bir kablo yoktur. Tesisatta kullanılacak kablonun seçiminden sonra ex-proof ekipmana bağlantısı ex-proof özelliği sağlayabilmek için diğer önemli ve tamamlayıcı bir konudur. Sonuç olarak patlayıcı ortam oluşan tesislerin kimler tarafından tasarlanacağı, kimler tarafından projelendirileceği ve kurulumunun yapılacağı güvenlik açısından çok önemlidir. Patlayıcı ortamlardaki elektrik tesisatı farklı olduğu ve özel bir bilgi birikimi gerektirdiğinden konuya ilişkin eğitim almamış bir personelin inisiyatifine bırakmak doğru olmayacaktır. Bu tesisatları projelendirecek ve yapımında çalışacak uygulamacıların ehliyetli olması veya bu konuya ilişkin eğitimi almış olması gerekmektedir.
Relation Between Fire Protection And Explosion Protection – A Physical And Legislative Relation
Prof. Dr. Uwe Günter Klausmeyer – Makina Mühendisleri Odası
ÖZET
Endüstriyel yangından korunma ve fabrikalarda patlamaya karşı koruma özel bir farkındalık gerektirir. Tehlikeler sıklıkla bağlantılıdır, bu nedenle önleyici faaliyet olarak FERA (Yangın ve Patlama Risk Değerlendirmesi) gibi yapılandırılmış yaklaşımların kullanılması tavsiye edilir. Bu değerlendirmenin sonuçları, güvenli tesis yerleşimlerini sağlamak, pasif ve aktif yangın ve patlamadan korunma gerekliliklerini belirlemek için kullanılır. Bir FERA’nın amaçları şunları içerir:

  1. i) Bir tesiste veya bir faaliyet sırasında olası yangın ve patlama tehlikelerinin belirlenmesi;
  2. ii) Yangınların ve patlamaların tesis ekipmanı ve tesisleri üzerindeki etkisinin belirlenmesi;

iii) Yangın ve patlamaların şiddetini en aza indirecek önerilerde bulunmak;

  1. iv) Yangın ve patlamaların etkilerini kontrol eden veya azaltan gerekli koruma önlemlerinin tanımlanması;
  2. v) Yangın ve patlama tehlikelerinden kaynaklanan riskleri azaltmak için fırsatları değerlendirmek.

Çeşitli AB Düzenlemeleri, endüstriyel alanlarda yangından korunma ile ilgilenir, ayrıca 2014/34/EU ve 1999/92/EC ATEX Direktifleri gibi patlamaya karşı koruma kapsamlı bir şekilde düzenlenir. Sunum, FERA yaklaşımından başlayarak her iki direktif hakkında genel bir bakış sağlar.

Kimyasal Malzemelerin Söndürme Sistemleri
Yusuf Arslan – Makina Mühendisleri Odası
ÖZET
Yanıcı ve parlayıcı sıvılar, uçucu ve tehlikeli madde karakteristikleri taşıyabilen maddelerdir. Bu karakteristikleri nedeniyle bir tutuşturma kaynağının varlığı sonucu kolayca alev alabilir ve sızan malzemenin bulunduğu ortama bulaşması sonucu hızla yayılabilirler. Geçen on yıllar içerisinde, tehlikeli kimyasal madde üreten, işleyen ya da depolayan endüstriyel tesislerinin yanıcı ve parlayıcı sıvı kullanım ve depolama seviyelerinde önemli ölçüde artış yaşanmıştır. Tüm dünyada, üretim kapasitelerindeki büyüme hızına bağlı olarak yanıcı ve parlayıcı sıvıların kullanım seviyelerindeki artışın yanında, gelişen teknoloji ve farklılaşan üretim süreçleri, yıllar içerisinde, bu tehlikeli kimyasal maddelerin ve bunların üretim, işletim ve depolama yöntemlerinin geniş bir çeşitliliğe sahip olmalarına yol açmıştır. Çeşitlilik ve kullanım seviyesindeki artışın sonucu olarak yanıcı ve parlayıcı sıvılar, diğer iş güvenliği risklerinin yanı sıra; endüstriyel tesislerde potansiyel olarak can kaybı, yaralanma veya diğer sağlık sorunları, mal kaybı ve kar kaybı gibi hasarlarla sonuçlanabilecek ve gittikçe artan bir yangın riskini gündeme getirmektedir. Endüstriyel tesislerdeki yanıcı ve parlayıcı sıvı kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan yangın riskleri beraberinde bu yangın riskinden korunma sistemlerinin ve bu yangın korunum sistemlerini regüle eden yönetmelik, standart ve kalite süreçlerinin gelişmesini sağlamıştır.
Yangın Alarm Uyarılarının Grafiksel Olarak İtfaiye Birimlerinden İzlenmesi Uygulamaları
Özcan Uğurlu – Elektrik Mühendisleri Odası
ÖZET
Şehirlerde ve organize sanayi bölgelerinde bulunan binalarda olası yangınları erken fark edebilmek için yangın alarm sistemleri tesis edilmektedir. Bu sistemlerin sürekli olarak çalışır olduğunun ve yangın alarm uyarılarının itfaiye birimlerinden izlenebilir olması müdahale hızını arttırmaktadır. Günümüzde veri aktarım olanakları ve teknolojilerinin gelişimine paralel olarak yangın alarm uyarılarının da merkezi olarak izlenmesi ve yönetilmesi teknolojileri gelişmiştir. Bu çalışmada Yangın Alarm Uyarılarının Grafiksel Olarak İtfaiye Birimlerinden İzlenmesi Uygulamaları hakkında bilgiler derlenmiştir.
Yapılarda Elektronik Güvenlik Sistemlerinin Tasarımı ve Diğer Sistemlerle Entegrasyonu
Hasan Şahin – Elektrik Mühendisleri Odası
ÖZET
3458 sayılı Mimarlık Mühendislik Hakkında Kanun’un 7. maddesi mühendislik mesleğinin tekel hakkını düzenlemiştir. Kanunun 1. maddesinde belirtilen belgelere sahip olmayanların mühendislik mesleği kapsamı içerisindeki işleri “Mühendis” unvan ve yetkisi ile yapmalarını yasaklanmış, 8. maddesi ile de aksi davranan kişilerin ile bu kişileri çalıştıranların 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmalarını hüküm altına almıştır. Yasanın amacı; ”mühendislik faaliyet konusu işlerin” sadece mühendisler tarafından yapılmasıdır. Bu anlamda Mühendislik bilgi ve birikimine sahip olduklarını mevzuatın gerektirdiği belgelerle kanıtlayamayanların mesleğin konusunu oluşturan işleri yapamamasının sağlanmasıdır. Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik Bakanlar Kurulu’nun 27.11.2007 tarih ve 2007/12937 sayılı Kararı karar altına alınmış ve 19.12.2007 tarih ve 26735 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Binalarda bulunan yangın alarm ve güvenlik sistemlerinin “elektrik projelerinden ayrı olarak” projelendirileceğini ve bunların sorumluluklarının yüklenileceğini belirtmektedir. Keza aynı şekilde periyodik bakımlarının yapılacağını bunda da sorumluluklarının kalifiye yetkili kişilerce yapılacağını belirtmektedir. Endüstriyel Tesisler, Rezidans binaları, Oteller, Alışveriş merkezleri (AVM), İş Merkezleri (PLAZA), Hastaneler, Eğitim Kurumları gibi yapılarda artık, Yangın algılama uyarı ve Elektronik Teknik Emniyet Sistemleri, Yapılarda Elektronik Güvenlik Sistemleri, Yapılarda Elektronik Haberleşme Sistemleri ve Yapılarda Konfora Yönelik Elektronik Sistemler yapının içerisinde vazgeçilmez zorunluluktur. Tüm bu sistemlerin projelendirilmesi, imalatı, kontrolü, işletilmesi ve denetlenmesini amaç edinmiş olan mevzuatlardan; Elektrik Mühendisi Odası tarafından hazırlanan Yapı Elektronik Sistemleri ve Tesisatlarına Ait Mühendislik Hizmetleri Yönetmeliği 01.07.2012 tarihinde Resmi Gazete’de ve  EMO Yönetim Kurulunun 11.04.2014 Tarih Ve 43/67 Sayılı toplantısında kabul edilen Yapı Elektronik Sistem ve Tesisatlarına Ait Mühendislik Hizmetleri  İşletme Sorumluluğu Yönergesi 01.07.2014 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yapılarda otomasyon sistemi kapsamına giren yangın algılama Elektronik Teknik Emniyet, kartlı geçiş, CCTV, Klima Santralleri, Hava akış kontrol sistemleri, Isıtma Sistemleri, Su kontrol sistemleri, Aydınlatma sistemleri, Konfor sistemleri gibi Yapı elektronik sistemlerinin işletilmesi, yönlendirilmesi ve takip amaçlı Otomasyon sistemleri tasarlanmakta ve bu sektör çok hızlı bir gelişme seyri yaşanmaktadır. Yapı Otomasyon sistemleri ile Yapı Elektronik sistemlerinin bir birleri ile entegrasyon imkânı sunması ile birlikte yapı genelinde sağlayacağı maliyet ve verimlilik maksimum seviyeye çıkmakta, tek merkezden farklı sistemler yönetilip izlenmesi ve sistemler birbiriyle haberleşmesi sağlanmaktadır. Yapılarda Elektronik Sistem ve Tesisatına ait güncel, içeriği günümüz şartlarını karşılayan mevzuat olmadığı gibi, bazı alanlarda hiçbir mevzuat olmadığı bilinmektedir. “Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği” dahi bu alan çözüm olamamaktadır. Yapı Elektronik Sistem ve Tesisatı mevzuatı kapsamında bulunan; Teknik Emniyet Sistemleri, Yapılarda Elektronik Güvenlik Sistemleri, Yapılarda Elektronik Haberleşme Sistemleri ve Yapılarda Konfora Yönelik Elektronik Sistemler gibi alanların bazılarında güncel mevzuat olmadığı gibi bazı alanların da hiçbir mevzuatı bulunmamaktadır. Keza yangın algılama ve alarm sistemlerine ait çok çalışılmasına rağmen günün talep ve isteklerini karşılayan bir mevzuatın bulunmadığı gibi Güvenlik Elektroniğine, Elektronik Haberleşme Sistemleri ile Konfora yönelik Elektronik sistemlere ait mevzuatın bulunmadığı bir gerçektir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın denetiminde ve uygulamaya çalışılan Genel Teknik Şartname gelişen teknolojik yapıda ihtiyacı karşılamadığı gibi çağın gerisinde kalmış, standartlardan ve günümüzün yapı sektörü çeşitliliği ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde değildir. Bu anlamda devletin dahi yetersiz kaldığı bu alanlarda EMO olarak var olabilmek, mevzuatları güncel ve yapılabilir kılmak önemli görevi olmalıdır. YEST; konum itibariyle önemi giderek büyüyen bir ivme ile artmakta olan yapıların elektronik sistemleri büyük paralar yatırılarak yapılan ve halkın yoğunlukla yaşam alanı olarak yararlandıkları hastane, alışveriş merkezi, endüstriyel yapılar, eğitim kurumları benzeri yapı tesislerinde işletme sorumlusu mühendis görevlendirmeleri tanımlı olmadığından, önemli can ve mal kayıplarının yaşandığı olaylar meydana gelmiştir. EMO olarak böylece yüksek riskli yapıların kamusal denetimin yapılması halinde çok önemli bir eksik giderilmiş olacaktır. Yukarıda belirtilen büyük acı veren olayların daha fazla yaşanmaması için, mühendislik bilim ve tekniği ile bilimsel esas ve standartlara uygun projelerin üretilmesi, uygulanması gerçekleştirilmelidir. Elektrik Mühendisleri Odası, yaşanan olumsuzluklar karşısında, “Yapılarda Elektronik Sistemleri ve Tesisatlarına ait Mühendislik Hizmetleri (YEST) Yönetmeliği”’ni hazırlayarak konuya bir çözüm üretebilmeyi amaçlamıştır. Bu yönetmelikle, artık yapı elektronik sistemleri, mühendislik bilim ve tekniği ile tesis edilerek, bu tesislerin bütünlüğü, güvenliği ve sürekliliği sağlanmaktadır. Görevi kamu yararını gözetmek olan Odamız, bilim ve tekniğin gerekleriyle hazırlanmış bu yönetmeliğin kamunun güvenliği adına uygulanması konusunda takipçisi olacaktır.
Yanma Önleyici / Geciktirici Boyalar: Mevcut Teknolojiler ve Etkinlikleri
Ahmet Kaplan – Kimya Mühendisleri Odası
ÖZET

  1. Yangın Koruma Sistemleri

1a. Aktif Yangın Koruma Sistemleri

1b. Pasif Yangın Koruma Sistemleri

  1. Yangın Çeşitleri

2a. Selülozik Yangınlar

2b. Hidrokarbon Yangınları

  1. Pasif Yangın Koruma Kaplamaları

3a. İnce Film Kabaran Kaplamalar

3b. Çimento Bazlı Püskürtülebilir Kaplamalar

4. Çelik Yapılar İçin Yangın Koruma Kaplamaları Şartnamesinde Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

Yangına Karşı Dayanımlı Alev Geciktirici Özelliğe Sahip Endüstriyel Mineraller
Berk Çakmakoğlu – Jeoloji Mühendisleri Odası
ÖZET
Yangın esnasında ortamda bulunan yanıcı maddelerin (plastik, kağıt, ağaç ürünleri, tekstil malzemeleri, inşaat ürünleri, elektrik-elektronik cihazlar vs.) yangın performanslarını yükseltmek üzere bu maddelerin üretimi sırasında bünyelerine yanmayı önleyici veya geciktirici malzemeler dahil edilerek olası bir yangın durumunda can ve mal kaybının en aza indirilmesi amaçlanır. Alev geciktirici olarak tarihsel süreç içerisinde brom, klor, azot, fosfor, alüminyum, antimon, bor elementlerinden yapılı çeşitli kimyasallar kullanılmıştır. Ancak can güvenliğine dair davranışına ve çevreye olan etkisine yönelik yıllar içerisinde değişen standartlara bağlı olarak, ayrıca bünyesine dahil olduğu endüstriyel ürünün özelliklerine sağladığı uyuma göre, günümüzde alev geciktirici olarak halojen içermeyen doğal mineraller ve ya bu minerallerden elde edilen ürünler daha çok tercih edilmektedir. Bunlar arasında en yaygın olarak kullanılanlar ise aluminyum hidroksit, magnezyum hidroksit ve hidrate magnezyum kalsiyum karbonatlardır. Aluminyum hidroksit, doğal formu gibsit minerali olsa da esas olarak boksit mineralinden alüminyum elde edilmesi sürecinde ortaya çıkarılan bir endüstriyel hammaddedir. Magnezyum hidroksit, deniz suyundan sentetik olarak elde edilebildiği gibi doğal formu brusit olarak bilinen bir endüstriyel mineraldir. Hidrate magnezyum kalsiyum karbonatlar ise, huntit ve hidromanyezit minerallerinden yapılı endüstriyel hammaddeleri oluştururlar. Türkiye, brusit bakımından çok sınırlı olsa da, boksit ve huntit-hidromanyezit yatakları açısından mevcut endüstriyel kullanımın çok üzerinde rezervlere sahiptir. Bu bağlamda endüstriyel üretimin, halojen içermeyen bu tip alev geciktiricilerin kullanıldığı ürünlere dair yönlendirilmesi, yangın yoluyla oluşabilecek can ve mal kayıpları ile çevresel etkilerin en aza indirilmesini sağlayacaktır.
Yangın Geçişi Malzeme Uygulamaları
Tolga Aycı – Makina Mühendisleri Odası
ÖZET
Yapılarda yangın güvenliğini sağlamak amacıyla, algılama, aktif söndürme ve pasif yangın koruma sistemleri kullanılmaktadır. Bu sistemlerin yapılarda birlikte kullanımı, olası can ve mal kayıplarının en aza indirilmesi, yangın sonrası risklerin oluşmaması ve yapının tekrar çabuk ve kolayca kullanıma sokulabilmesi açısından önem teşkil etmektedir. Yangın çıkan mahalde, alev, duman ve ısı transferi düşey olarak döşemelerdeki boşluklardan ve yatay olarak duvarlar üzerindeki boşluklardan ilerleyeceğinden, döşemeler ve yangın duvarları yangının yapı içerisinde yalıtımını engellemek amacıyla pasif yangın durdurucu sistemler ile yalıtılmalıdır. Yangına dayanımlı döşeme ve yangın duvarları üzerinde mekanik, elektrik tesisat geçişleri ve mimari, inşai birleşim detaylarında pasif yangın durdurucu sistemler uygulanmaktadır. Bu çalışmada, pasif yangın durdurucu sistemlerin tasarım ve uygulama esaslarından bahsedilecektir.
Kamu Projelerinde Yangın Tesisatları ve İhale/Uygulama Süreçleri
Erkan Bozkır – Makina Mühendisleri Odası
ÖZET
Yangın; tüm yapılarda büyük risk yaratan bir güvenlik sorunudur. Özellikle hizmet amaçlı tasarlanmış kamusal binalarda yangın riski büyük önem taşımaktadır. Okullar ise insan yoğunluğunun çok yüksek olduğu kamu binalarıdır. Bu nedenle yangın tehlikesinin meydana getireceği can ya da mal güvenliği riski daha da büyük olacaktır. Bu yüzden okullarda tasarlanacak yangından korunma yöntemleri dikkatle ele alınmalıdır. Yerli veya gerekli durumlarda uluslararası standartlara uygun tesisat imalatı yapmanın ilk basamağı olan tasarım ve hesap süreci doğru ele alınmalıdır. Projenin tasarım-keşif-şartname-ihale hazırlık süreçleri en az uygulama süreci kadar önemlidir. Tasarım ve uygulama sürecinde sıkça yapılan hatalara daha çok dikkat edilerek pompa ve su deposu tasarımında hataya yer verilmemesi gerekmektedir. Doğru bir tesisat imalatının ilk basamağı doğru proje ve doğru tasarımdır.
Bina Projeleri İnceleme Süreçleri
Mehmet Ekim – İzmir İtfaiyesi
ÖZET
05.04.2012 tarihine kadar yapı ruhsatı kesilmeden önce tüm binaların projeleri İtfaiye tarafından Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre incelenmekteydi. Eğer eksiklik yoksa ilgili imar birimleri tarafından yapı ruhsatı verilirdi ve inşaat başlardı. Ancak 05.04.2012 tarihinden sonra itfaiyenin projelerle ilgili uygun görüşünün alınması hükmü kaldırıldı ve yalnızca yapı ruhsatı vermeye yetkili birim incelemesi ile yapı ruhsatı düzenlenmeye başladı. Bu tarihten sonra İzmir İtfaiye Dairesi Başkanlığı yapı ruhsatı vermeye yetkili birimlerden üst yazı yazılması şartıyla ekli projeleri incelemeye devam etmektedir ve projelerle ilgili görüşlerini ilgili imar birimlerine bildirmektedir. Bu aşamada yasal zorunluluk olmasa da yüksek yapıların, hastane, alışveriş merkezleri, otel, okul, yüksek tehlikeli işyerleri gibi faaliyet gösteren işletmelerin projelerinin İtfaiye Dairesi Başkanlığına gönderilmesini tavsiye ediyoruz. Bu sunumda tarafımızca yapılan proje incelemelerinde pasif yangın önlemlerinde en çok karşılaşılan hatalardan kısaca bahsedilecektir. Başlıcalarını; imar planlarına uygun faaliyetlerin yerinde yapılmaması, binaya itfaiye araçlarının yaklaşımının dikkate alınmaması, bina kullanım sınıflarının değiştirilmesi, bina tehlike sınıflandırmasının yapılmaması veya tehlike sınıfına uygun yapı malzemesi kullanılmaması, binada kompartıman alanlarının tasarlanmaması, yangının ilerlemesine neden olacak kazan dairesi, mutfak, asansör, trafo, jeneratör, şaft, döşeme, cephe, çatı bölümlerinde uygun malzeme kullanılmaması, kaçış yolları ve kaçış merdivenleri düzenlenirken yapılan hatalar olarak sayabiliriz.
Yangın Tesisatlarında Rijit Tip Sismik Koruma Sistemleri
Fuat Topgül – Makina Mühendisleri Odası
ÖZET
Deprem anında bina içerisindeki yangın tesisatı borularının zarar görmemesi ve işlevini koruması, deprem sonrası maddi ve manevi zararların minimize edilmesi için oldukça önemlidir. Yangın borusunun statik ağırlığı göz önüne alınarak tasarlanan ve uygulanan askı sistemleri deprem anında oluşacak yatay kuvvetlere dayanamayacak ve zarar görecektir.
Bu sebeple bu boru hatlarının yatay kuvvetlere karşı mukavim bir sistem ile güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu güçlendirme sistemlerinden birisi de rijit tip (hem basma hem çekme kuvvetlerine karşı dayanım gösterebilen) sismik koruma sistemleridir. Bu sunumda bu koruma sistemine dair tasarım kriterlerinden ve uygulamaya yönelik esaslardan bahsedilecektir.
DEPREM SEMPOZYUMU SUNUM ÖZETLERİ
30 Ekim İzmir Depremi Müdahale Faaliyetleri
Abdül Duyulur – İzmir İtfaiyesi
ÖZET
Sanayi devrimi etkisiyle sera gazı salımlarının artması sonucunda, atmosferdeki karbondioksit oranı %40’lık bir artış göstererek 280 ppm’den 394 ppm’e ulaşmıştır. Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneline (IPCC) göre karbondioksit oranındaki artış öncelikle fosil yakıt kullanımından kaynaklanıyor. Kayda değer ikinci etken, başta ormansızlaşma olmak üzere arazi kullanımındaki değişimdir. İklim değişikliğinin etkisi ortalama sıcaklıklardaki artıştan ibaret değildir. Kuraklık, seller, şiddetli kasırgalar gibi aşırı hava olaylarının sıklığı ve etkisinde artış, deniz suyu seviyelerinde yükselme, okyanusların asit oranlarında artış, buzulların erimesi gibi etkenler sonucunda bitkiler, hayvanlar ve ekosistemlerin yanı sıra insan toplulukları da ciddi risk altındadır. Günümüzde gerçekleşen doğal ve insan kaynaklı afetler, küresel iklim değişikliği etkileriyle birlikte yaşamı kesintiye uğratarak kalıcı etkiler bırakmaktadır. Jeolojik kökenli afetlerin başında depremler gelmekte ve dünya çapında yıl içinde ortalama 700 adet hasar yaratıcı olay yaşanmaktadır. Kentsel alanlarda meydana gelen depremler en yıkıcı doğal afetler arasında yer almaktadır. Türkiye’de 17 Ağustos 1999 tarihinde gerçekleşen Kocaeli/Gölcük merkezli deprem, Richter ölçeğine göre 7,4 MW büyüklüğünde meydana gelmiştir. Deprem büyük çapta can ve mal kaybına neden olmuş, yaklaşık 20 milyar dolar ekonomik kayba yol açmıştır. 30 Ekim 2020 tarihli 6,6 MW büyüklüğündeki Ege Denizi/Seferihisar depreminden, binotuzbeşi yaralı olmak üzere 1116 kişi sağ olarak kurtarılmış ancak 114 kişi hayatını kaybetmiştir.Bu çalışma, 30 Ekim 2020 tarihinde gerçekleşen Ege Denizi Seferihisar Depremi (6,6 MW) Ulusal Destek Seviye 3 ile ilgili İzmir İtfaiyesi Arama Kurtarma Yangın ve Barınma Çalışmalarını içermektedir.
Sanal Gerçekliği Artırılmış Deprem Simülasyonu ile Deprem Farkındalığı Eğitimi
Pelin Parlak – İzmir İtfaiyesi
ÖZET
Afet Bilinci eğitimleri: Öğrenme – öğretme sürecinde, kalıcı ve etkili davranış değişikliği sağlamanın en etkili yolu araç ve gereç kullanmaktır. Bu sürece ne kadar duyu organı dâhil edilirse öğrenme o kadar kalıcı olur. Araştırmalar sonucu karşımıza çıkan sanal öğrenme ortamları, gelişen teknolojinin eğitim-öğretim ortamlarına dâhil edilmesiyle birlikte kişilerin öğrenme deneyimlerini zenginleştirmek için tasarlanmış platformlardır. Sanal gerçeklik teknolojisi, bireylerin bilgisayarlarla doğrudan etkileşimde bulunabilecekleri bir araçtır ve sanal gerçekliğin en önemli özelliği gerçek ortamları taklit etmesidir. Sanal Gerçekliği Artırılmış Deprem Simülasyonu (FAYSİM), kullanmış olduğu son teknoloji sanal gerçeklik teknikleri ile bireylere gerçekçi bir deprem deneyimi sunmaktadır. Simülasyon içerisinde bulunan senaryolar ile hedef, kullanıcıların gerçek hayata en yakın olabilecek bir ortamda gerçek riskleri almadan depreme karşı hazırlıklı olabilmelerini sağlamaktır. Bu bağlamda Sanal Gerçekliği Artırılmış Deprem Simülasyonu (FAYSİM) ile “Deprem Çantası Hazırlama”, “7-12 Yaş Deprem” ve “Yetişkin Deprem” gruplarını kapsayacak, kapsamlı eğitim modülü geliştirilmiştir. FAYSİM bünyesinde kullanılan sanal gerçeklik gözlükleri ile kullanıcılar sanal bir ev ortamına taşınmaktadır. FAYSİM’in sunmuş olduğu gerçekçi özellikler sayesinde kullanıcılar, herhangi bir kontrolcü gereksinimine ihtiyaç duymadan gerçek hayatta yürürken aynı zamanda sanal ev içerisinde yürüyebilmektedir. Ayrıca, kullanıcıların gerçek hayatta yaptıkları el hareketleri birebir olacak şekilde sanal ortama aktarılmaktadır. FAYSİM’in sahip olduğu modüler alt yapı sayesinde yeni sanal ortamlar/senaryolar hızlı ve etkin bir şekilde geliştirilerek sisteme bütünleşmiş edilebilmektedir. Deprem öncesi sırası ve sonrasında kazanılması gereken davranışlar eğitimin içeriği oluşturmaktadır. Konutta meydana gelen deprem senaryosunda başladığı andan itibaren oyuncunun uyması gereken, hayati öneme sahip kurallar vardır. Sırası ile kullanıcı güvenli bölgeye geçer ve cenin pozisyonu alır. Sarsıntının bitmesini bekler. Deprem bittiğinde güvenlik önlemleri adına su vanası, doğalgaz vanası ve elektrik sigortasının kapatılması gerektiğini yaparak yaşayarak deneyimleme fırsatı bulur.
Kentimizde Yapı Stoğunun Değerlendirilmesi
Abdullah İncir – İnşaat Mühendisleri Odası
ÖZET
Binalarımızın deprem riskine karşı analizi deprem yönetmeliği ile belirlenmiştir. Bunu yapabilmek için ayrıntılı deneysel ve analitik çalışmaların yapılması gereklidir. Ancak çok sayıda bina içeren bir yapı stoku için bu kapsamda bir çalışma zaman ve finansman açısından neredeyse olanaksızdır. Bu nedenle özellikle deprem etkisi yoğun olan ülkelerde kademeli değerlendirme yöntemleri kullanarak uygulanabilir gerçekçi yaklaşımlarla durum tespiti yapılabilir. İzmir ilimiz birinci derece deprem kuşağı içinde deprem riski açısından tehlikeli illerimizden biridir. Bunu gören duyarlı yetkililerimiz (gerek merkezi gerekse yerel yöneticiler) yıllar içinde çok güzel çalışmalar yapmıştır. Özellikle bizi de ilgilendiren ve faaliyetleri içinde olan İMO İzmir Şubesi aşağıdaki çalışmalarda başarılı bir şekilde görevini yerine getirmiştir.1. Radius Projesi: 1999 yılında tamamlandı İzmir’in deprem senaryosu Risk yönetim planı hazırlandı2. İzmir Afet Riskini Azaltma Sempozyumu: İzmir’de kurumlar Afet için ne yaptı, Kurumlar 1999 Radius Projesinde yer aldığı şekilde mevcut deprem riskinin azaltılması. Ayrıca İMO İzmir Şube ve Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü de bu sempozyuma mevcut yapı stokunun belirlenmesi başlıklı bir pilot çalışma yapılmıştır.3. Afete Dirençli Kentler kavramı çerçevesinde İzmir’de Yapı Stoku Envanteri ve Deprem Riski Çalışmaları: Balçova ve Seferihisar Merkez İlçeleri Deprem güvenliği konusundaki çalışmaların sonucunda öncelik sıralaması tespit edilmiştir.4. İzmir Bayraklı İlçesi Mevcut Yapı Stoku Envanteri: İlçe bütününde 24 mahallede 33100 yapı üzerinde envanter çalışması yapılmıştır. Yapı stoğu envanter çalışmaları kenti yönetenlerin deprem tehlikesi açısından kente yapılacak müdahale çalışmalarında öncelikli değerlendirme sıralaması, deprem hasar senaryosu ve risk yönetim planı hazırlamak için çok önem arz etmektedir.
Binalarda Elektrik Tesisatlarında Sismik Koruma
Murat Yontuk – Elektrik Mühendisleri Odası
ÖZET
Günümüze kadar olan depremlerin bir çoğunu ölçüp değerlendirmekteyiz. Keşke deprem oluşmadan önce sezip önlem ala bilsek. Deprem ve yangınlarda oluşan can kayıplarını ve mal kayıplarını önlemek için tesisatlarımızı oluşabilecek en kötü duruma hazırlamamız gerekmektedir. Tesisatlarda sağlayacağımız deprem süresince dayanım hem can kaybını önleyecek hem de mal kaybını önleyecektir. Bu yüzden tesisat veya malzeme seçerken bir standart kullanmamız ve bulunduğumuz bölgenin koşullarını göz önünde bulundurmamız gerekmektedir. Tesisatlarımızın deprem ve yangın sırasında oluşabilecek arızalanmalarına karşı kontrol dökümanları ve bunları standartlar dahilinde  kontrol eden eğitimli mühendisler yetiştirmeliyiz. Deprem ve yangın Yönetmeliklerimizi bölge koşullarının üzerinde standartlaştırmalıyız.
Kentleşme ve Sanayileşmede Fay Hatlarının Rolü
Bora Sonuvar – Jeoloji Mühendisleri Odası
ÖZET
Türkiye, sahip olduğu jeolojik, jeomorfolojik ve meteorolojik koşullar ile dayanaksız yapı stoğu gibi kırılganlıkları nedeniyle sık sık yıkıcı afet olaylarının yaşandığı bir ülkedir. Depremsellik açısından oldukça aktif bir bölgede yer alan ülkemizin afet profilinde depremler ve onu yaratan diri faylar öne çıkmaktadır. Faylar, bir afet risk faktörüdür. Planlama ve diğer insan faaliyetleri açısından bir kısıt oluşturur. Aynı zamanda birçok ekonomik ve endüstriyel potansiyel ve fırsat kaynağıdır. Bunların yanında faylar, gezegenimizin bugünkü görünümünden ve morfolojik yapısından da sorumludur. Faylar kısıt ve fırsat gibi birbirine zıt süreçleri bünyesinde barındıran jeolojik fenomenlerdir. Bu çalışmada hem toplumlar üzerinde büyük sosyal, ekonomik ve fiziksel yıkıma neden olan hem de insanlığa potansiyel ve fırsatlar sunan faylar jeolojinin diyalektiği penceresinden irdelenecektir.
Yapı Güvenliği ve Denetim
Kutay Yücetürk – İnşaat Mühendisleri Odası
ÖZET
Türkiye konumu ve nüfus dağılımı itibariyle, deprem riskinin yüksek olduğu bir ülke.  Fakat diğer yüksek deprem tehlikesine sahip ülkelere göre çok daha yüksek riskli bir ülke. Bu risk temel olarak düşük kaliteli yapılardan kaynaklanmakta. Japonya gibi deprem olma frekansı yüksek ve neredeyse tamamı aktif fay alanında yer alan bir ülkede bina göçmesi gibi bir sorun kalmamışken, ülkemizde deprem olmasa dahi kendi ağırlığı altında çöken yapıları görmekteyiz. Bunun yanında bize benzer ekonomik koşullara sahip Şili de deprem direnci konusunda dünyadaki en başarılı ülkelerden.  Aslında tüm bu ülkeler depremlerde büyük kayıplar vermiş, fakat hatalar düzeltilerek aşama aşama deprem dirençliliği sağlanmış. Türkiye’nin hala depreme dirençsiz olmasında ki temel neden aslında düzeltemediğimiz ve tekrar tekrar yaptığımız hatalarımız. Sunumumuzda Japonya üzerinden yurtdışında bina güvenliği ve kontrol mekanizmalarını güçlendirmek için neler yapıldığı incelenecek. Ek olarak Türkiye’de yaşanan ve yaşanacak sorunları çözmeye yönelik bir beyin fırtınasına altlık oluşturabilecek bazı fikirler öne sürülecek.
Arama Kurtarma Faaliyetlerinde Köpekli Arama Kurtarma Ekibinin Rolü
İbrahim Yılmaz – İzmir İtfaiyesi
ÖZET
İnsanoğlu eski çağlardan bu yana gereksinimleri için hayvanları evcilleştirmiş, onların üstün özelliklerinden yararlanmak için ihtiyaçlarını karşılayarak yaşamakta oldukları dünyayı paylaşmışlardır. Bu gereksinimler modern çağda zorunluk haline gelmiştir. Ülkemizin kurum ve kuruluşlarının da üyesi olduğu ve kısa adıyla INSARAG olarak bilinen Birleşmiş Milletler Uluslararası Arama Kurtarma Danışma Grubu; kurtarma ekiplerine, arama kurtarma faaliyetlerinde belirlediği standartlar çerçevesinde akredite edilmiş arama kurtarma köpeği bulundurma zorunluluğu getirmiştir. Arama kurtarma faaliyetleri kişinin tek başına yapamayacağı, alanında uzman kişilerden oluşan bir ekibin yapabileceği iştir. Arama kurtarma faaliyetleri sırasında kazazedelerin yerinin tespit edilmesi operasyonun en can alıcı noktasıdır. Ekipteki köpeklerin üstün koku alma özellikleri bu amaçla kullanılır. Bu süreç, insan beyni ile köpek burnunun senkronize şekilde çalıştığı bir ekip işidir. Köpeklerin burunlarında bulunan reseptörlerin fazlalığı kadar, atalarından miras aldıkları genetik aktarımlar da (av, sürü, yiyecek, kavga, sosyallik gibi içgüdüsel özellikler vb.) köpekleri iyi bir takım ortağı yapmaktadır.Arama kurtarma ekibinde yer alacak köpeğin belli kriterlere göre seçilmiş olması gerekir. Köpeğin, sabırlı, tutarlı, belirli bir disiplin içinde aşamalar halinde ilerleyen bir eğitimden geçmesi gerekir. Eğitim sırasında köpek itaat etmeyi, işaret vermeyi, arama yapmayı, çevik ve yönlendirebilir (yönlendirilebilir?) olmayı öğrenir. Arama sırasında köpek, kararlı ve ısrarlı bir şekilde insan kokusu aramalı hiçbir şey köpeği arama yapmaktan alıkoymamalıdır. Köpek insan kokusunu diğer tüm kokulardan ayırt edebilmeli ve kazazedeyi bulduğunda yanlış anlaşılmayacak biçimde işaret verebilmelidir. Arama kurtarma köpeğinin seçilmesi ve eğitimi bu sürecin en önemli adımıdır. Arama kurtarma faaliyetlerinde kullanılan köpekler, yüksek teknoloji kullanan ekiplerde bile vazgeçilmezdir.
Afet Sırasında Kent İçi Ulaşım
A. Fuat Günak – İnşaat Mühendisleri Odası
ÖZET
30 Ekim 2020 saat 14.51 de İzmir’in yaşadığı Sisam adası 80 km kuzeyinde meydana gelen, AFAD’ a göre Mw=6,6 Kandilli rasathanesine göre Mw= 6,9 olan deprem felaketi ile yaşanan, İzmir tarihinin en kara günlerinden biridir. 116 yurttaşımız yaşamını yitirdiği, 1035 insanımız da yaralandığı bu felaket İzmir için bir milat olmuştur, olmalıdır. Bu noktada bizler İnşaat Mühendisleri olarak her zaman söylediğimiz sözü başlangıçta bir kez daha yinelersek, “Deprem öldürmez bina öldürür”. Bu kötü sonuçları mühendislik hizmeti almamış yapılar doğurmaktadır. Daha da önemli etken ise, Ülkemiz için bir milat olan 1999 depremi sonrası defalarca değişen, ne 4708 sayılı yapı denetim yasasının, ne 3194 sayılı imar kanunu, ne de 6306 sayılı kentsel dönüşüm yasasının hala yeterince işlevsel olamamasıdır. Depremle yaşamak zorundaysak, ki öyleyiz, depremle yaşamayı öğrenmek ve geçmişten ders almak zorundayız. Depremleri zararsız ya da en az zararla atlatmak, yapıların güvenli olarak üretilmesi dışında, 1990 yılında İzmir için yapılan Radius planında da olduğu gibi; iyi bir afet planlaması ve uygulaması ile mümkündür.

i) Olası bir depremde meydana gelebilecek hasar bölgelerini, hasarların niteliklerini ve boyutlarını belirlemek amacıyla deprem hasar senaryosu geliştirmek.

ii) Deprem felaketini hafifletmeye, vereceği zararları azaltmaya yönelik eylem planı hazırlamak.

Birinci maddede belirtilen çalışmalar daha çok deprem öncesi yapılacak çalışmalarla elde edilecek verilerin birleştirildiği ve altyapıyı oluşturduğu bir deprem senaryosu çalışmasıdır. Biz ikinci maddede belirtilen ve özellikle deprem sonrası, oluşan zararı en aza indirmek için yapılacak eylemin üzerinde durmaya çalışacağız. Bu da hazırlanacak olan iyi bir deprem senaryosu ile 30 ekim depreminde yaşanan trafik kaosun yaşanmaması iyi bir ulaşım planlaması, ulaşım modlarının entegrasyonu ve iyi bir planlama ile depremde zarar gören bölgelere ve insanlara ulaşımı kolaylaştıracaktır.

Elektromekanik Tesisatların Depreme Karşı Korunması   
Jakson Cenk Mübarek, Serdar Uzgur – Makina Mühendisleri Odası

ÖZET

Deprem ve Zemin Davranışları Deprem Öncesi mi? Deprem Sonrası mı?
Murat Karas – Jeoloji Mühendisleri Odası
ÖZET
İzmir ve çevresinde bilinen 13 aktif fay bulunmaktadır. 30 Ekim 2020 tarihinde, İzmir’e 70 km mesafede Sisam açıklarında yıkıcı bir deprem meydana gelmiştir. Bayraklıda hem yapıların hem de zeminin zayıf olmasından dolayı yıkılan binalar can ve mal kaybına sebep olmuştur. Zemin etütlerinin ne kadar önemli olduğu anlaşılmıştır. Yeni yönetmeliklere göre yapı denetim inşaatları denetlese de zemin etütleri başıboş bırakılmış, insanların vicdanına kalmıştır. İzmir’de yaşayanlar olarak, deprem sonrasında binaların sağlam olması ne kadar önemliyse ana yolların, köprülerin, tren hatlarının, metro ve deniz ulaşımındaki iskelelerin kullanılabilir olmasının da ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırladık. Çok fazla alana yayılmış bir yıkım olmasa da deprem sonrasında ulaşım kitlenmiş insanlar panik yaşamıştır. Ulaşımı olmayan bir şehirde ambulans, kurtarma ekipleri, itfaiye ve uzman kişiler ihtiyacı olan kişilere yardım elini uzatamayacaktır. Bu sebeple ana yolların, ulaşımı etkileyecek her türlü yapının depremden etkilenmeyecek bir duruma getirilmelidir. Ana arterler dışında özellikle İzmir – Aliağa girişinde bulunan ağır sanayi bölgesinde petrol rafinerileri, doğalgaz çevrim santrali, dizel santral, kömüre dayalı termik santraller gibi tehlike arz edecek tesislerin yakınından geçen fayların paleosismolojik yaş tayinleri acil olarak bir an önce yapılmalıdır. Bu bölgede oluşacak yıkımların can, mal kaybı ve çevreye geri dönüşü zor zararlar verme riski bulunmaktadır. Ayrıca yıkıcı bir deprem sonrasında baraj, gölet, yeraltı suyu tesislerinin işletilebilir durumda olması gerekmektedir. Bu konuları sadece deprem olduğunda hatırlamak yerine depremi beklemeden gerekli önlemleri almak insanlığa olan borcumuzdur.
Yerelde Afet Örgütlülüğü
Emin Ufuk Muştu – İnşaat Mühendisleri Odası
ÖZET
İstanbul ve İzmir öncelikli olmak üzere yakın zamanda oluşması beklenen depremde meydana gelecek yıkım ve hasarların yaygınlık durumuna göre arama ve kurtarma da afetzedelere ulaşmak zaman alacaktır. Afet öncesi farkındalığı artırmak, afetlere dayanıklı binaların yapılmasını sağlamak, halkın eğitimini mahalle içerisinde yaparak afet anında ve sonrasında ki sorunların çözümünün kolaylaştırılmasını sağlamak hedeflenmektedir. Hedefler; i) bilgi temini, ii) ilk yardım, iii) ekiplerin enkaza ulaştırılması ve afetzedelerin tahliyesi, iv) afetzedelerin ve gelen ekiplerin lojistiği, v) güvenlik, vi) barınma olarak özetlenebilir.
Bu sorunların giderilmesi için her bir mahalleye Mahallede yaşayan insanların İŞLETTİĞİ MAHALLE AFET KOORDİNASYON MERKEZİ oluşturulmalı. Bu merkezler depremden ve deprem etkilerinden zarar görmeden faaliyetlerini sürdürebilen, taşınabilir, kullanılan tesisler olmalıdır. Elektrik ve su temin dolabı,(Bankamatik büyüklüğünde içinde su deposu, su arıtma, en az 12 saatlik enerji deposu, uydu haberleşme ünitesi,  çay kahve makinası, ses yayın ve alarm sistemi). Kadın erkek engelli tuvaleti, (İzmir için beklenen depremde 3-5 hafta elektrik ve su temin edilemeyeceği öngörülmektedir bu sürede insani ihtiyaçlar için her 200 kişiye bir göz olmak üzere taşınabilir, su deposu üzerinde, 24 saat kendi elektrik ihtiyacını karşılayan konteyner tuvalet). İlk yardım ve haberleşme merkezi, (Bir konteyner içinde ilk anda ihtiyaç duyulacak ilk yardım malzemeleri ve haberleşme ünitelerinin bulunduğu bir konteyner. Devlet erkânına ulaşılan yer olarak planlanmalıdır.
Afetlerde Arama Kurtarma ve Paramedik Personelin Önemi
Şenol Dereköy – İzmir İtfaiyesi
ÖZET
Afetlerden dolayı son 30 yılda dünya genelinde 2.3 milyon insan hayatını kaybetmiştir. Türkiye deprem kuşağında yer almakta olup deprem dışında su baskınları, heyelanlar, çığ, kasırga ve yangınlar gibi afetler de yaşamaktadır. Dünya nüfusunun artması nedeniyle yeni yerleşim yerleri ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Bu durum kırsal alanların hızla işgaline(?) ve sağlıksız kentsel yapılaşmaya neden olmaktadır. Meydana gelen afetlerin sebeplerini ve sonuçlarını değerlendirmeksizin aynı yerleşim yerlerine tekrar binalar yapılmaktadır. İnşa edilen bu yapılar zaman içerisinde, can ve mal kayıplarına yol açan orta ya da büyük ölçekli afetlerle karşı karşıya kalmaktadır. Meydana gelen bu afetler sonucunda binlerce kişi kaybolmuş, bunların büyük bir çoğunluğu ne yazık ki hayatını kaybetmiştir. Teknolojik gelişmeler ve eğitimli kişilerin artmasıyla arama kurtarma çalışmaları zaman içinde daha hızlı ve organize şekilde yapılmaya başlamıştır. Günümüzde kamu kurumlarının, yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve üniversitelerin AFAD’a bağlı olarak çalışan arama kurtarma ekipleri bulunmaktadır. Son yıllarda profesyonel arama kurtarma ekipleri içerisinde ilk yardım müdahalesini yapan paramedikler de yer almaktadır. Paramedik (Ambulans ve Acil Tıp Teknikeri) acil tıp hizmetlerinde, yaşam zincirinin anahtarı olarak tanımlanan ve hastane öncesi acil bakımın önemli bir parçasını oluşturan; genellikle kritik durumdaki kazazede ya da yaralıya ilk anda müdahale eden sağlık profesyonelidir. Paramediklerin görevi; kazazedenin durumunu değerlendirmek, durumuna göre olay yerinde uygun tedaviye başlamaktır(Oksijen tedavisi, Entübasyon, EKG değerlendirmek, Acil doğumda destek olmak vb). Paramedikler; doktorlar dışında, her ülkede farklı olmak üzere çeşitli narkotik ve sedatif ilaçları uygulama yetkisine sahip olan tek onaylı kişilerdir. Bu anlamda arama kurtarma ekiplerinin içerisinde ilk müdahalenin etkin ve hızlı yapılabilmesi için PARAMEDİK bir görevlinin bulunması hayati önem arz eder.
Büyük Endüstriyel Tesislerde Bulunan Yapılarda Depreme Hazırlık
Serhan Tako – Kimya Mühendisleri Odası
ÖZET
Ülkemizin büyük bir bölümünde oluşabilecek depremler dikkate alındığında, bina türü yapılara ek olarak, endüstriyel yapıların yapım yılları, imalat teknikleri, ortam koşulları, zamana bağlı deformasyonlar dolayısı ile mevcut durumları ve deprem etkileri ile oluşabilecek hasarların insan, çevre ve ekonomi üzerindeki etkileri gözetilerek, gerekli önlemlerin alınması için çalışmalar devam etmelidir. Bölgenin depremselliğine uygun olarak alınacak tedbirler, geçmişte olduğu gibi gelecekteki olası depremlerde can ve mal kayıplarının yaşanması olasılığını azaltmak ve endüstriyel yapıların depreme hazırlıklı olmaları için gereklidir. Bu çalışmada, endüstri tesislerindeki deprem hazırlık çalışmalarında, olası depremlerde meydana gelebilecek hasarların ve bu hasarlar sebebiyle oluşabilecek kayıpları önlemek amacıyla endüstriyel tesislerde bulunan yapı türleri ve deprem hazırlığı çalışmaları hakkında özet bilgi verilmektedir. Endüstri yapılarında depreme hazırlık çalışmaları, mevcut durumun değerlendirilmesi, ulusal ve uluslararası yönetmeliklere bağlı performans değerlendirilmesi ve gerekli olması durumunda endüstri yapılarının işleyişine uygun olarak güçlendirme önerilerinin hazırlanması başlıkları altında toplanmaktadır. Mevcut durum değerlendirmesi bina türü yapılara benzer şekilde saha ve laboratuvar incelemeleri yapılarak tespit edilmelidir. Tespit edilen bilgiler kullanılarak yapı modelleri oluşturulmalı ve yapısal analizler ile performans tespiti yapılmalıdır. Sonuç olarak yapının depreme dayanıklılık seviyesi bu çalışmalar neticesinde tespit edilmeli ve gerekli önlemler belirlenmelidir.
Influence of Architectural Design in the Seismic Behaviour of Buildings (Mimari Tasarımın Binaların Sismik Davranışı Üzerine Etkisi)
Dr. Mauricio Gabriel Morales Beltran – Mimarlar Odası
ÖZET
30 Ekim 2020’de yaşanan İzmir depremi, bina hasarına, yüzlerce binanın yıkılmasına ve yaklaşık 400+ milyon ABD Doları tutarındaki bir ekonomik kayba neden oldu. Bu sunum, gelecekte yaşanabilec3ek benzer felaketlerin önlenmesinde mimarların üstlenebileceği rol ile ilgilidir. Birinci bölüm, mimari tasarım süreci bağlamında depreme dayanıklı yapısal konfigürasyonun tanımıyla ilgili ana yönleri ele almaktadır. Bu bölümde mimari kararların, binaların sismik performansı üzerinde nasıl büyük bir etkiye sahip olduğuna güçlü bir vurgu yapılmaktadır. İkinci bölüm, yapısal olmayan bileşenlerin deprem sırasında binanın performansındaki rolünü ele almaktadır. Bu bölümde, sismik bir olay sırasında yapısal olmayan elemanların ürettiği hasarı azaltacak detaylandırma stratejilerine vurgu yapılır. Büyük ölçekli hasarlardan kaçınmak, ilgili ekonomik kaybın azalmasını ve buna bağlı olarak da yerel ekonomide görülecek olumsuz etkilerin önüne geçilmesini sağlayacaktır.

Bizi Takip Edin

Büyük yangınlar, küçük ihmallerle başlar...
MMO İzmir Şubesi © 2024. Bütün hakları saklıdır.